Aralık 09, 2018

Dert yaftası


Bunun işe yaramasını bekliyor muyum?

Bu,
beklemekten başka hiçbir şey..
değil.
şimdi kulağımda eski bir şarkı var.
aklımda senin hiç dinmeyen gözlerin.
sözlerinin bir karşılığı yok.
ve biliyorum
cevabı yok ölmeyişimin.

Saçmalama bu kadar. Buraya kadar!

Bu, üzüntülü bir şey.

Bu, üzüntünün zararsız bir hamlesi.

Şimdi şarkın nereye gidecek?






Ekim 31, 2018

Benlik

Seni çok özlediğimi söyledim mi? Ya da unuttum mu adını, cümlemi tamamlarken?
Gelsen gitmeni dört gözle mi bekleyeceğimi sanıyorsun?
Seni özledim.
Ne kadar zor olabilir seni yeniden kaybetmek? Bırak derdini ben tartayım. Sen yeter ki gel.
Bugün akşam olması için o kadar çok beklemedim zamanı. Belki geçmesini istemedim, sırtımda Ekim'in uykusu ağır güneşi. Biraz gün gösterip köşeye çekilmek ne demek. Ekim'in bu huyuna alışamadım gitti. Eylül oysa hiç böyle mi yapardı(?)
Kendimi yine yerime aldım. Yine yerimde dardım. Hüsnü Arkan çaldım.
Gözlerim ağır çektiği için cümlelerime devam edemiyor olabilirim.

Aslında bu olası bir durum değil, olanın ta kendisi.

Şubat 13, 2017

Bugün

Bugün günlerden pazartesi, günaşırı not düşmeyeli uzunca zaman olmuş. sizinle bir parça paylaşacağım. Parçanın hemen altında yorum ile parçaya dahil olan hikaye ilgimi çekti. Hikayede Burçin intihar etti. Hikayesi üzerine üç kez parçayı dinledim.

Eylüle sevgililer günü için bir şeyler yazmalıyım. Bu tam olarak sevgililer günü yazını olmaz. Sevgiler günü yazını olur. -Sevgilerimle.. ifademle yazımı sevgilerle bitirebilirim.

Bir bakalım belki tam da burada gölgesi çalılıklara düşen yaprakları sararmış bir meşe ağacı vardır. Akşam etmek üzereyken güneş, çalılıkların önünde kalan birkaç parça kar birikmesi için kendini gösterebilmişken nereden çıkmıştı bu meşe?
Bu mevsime bir anlam veremedim. Dedim ya eylül bütün mevsimlerdir. Bu kesin bir eylül meselesidir. Bir eylül mevsimidir başıma gelen, sevgili Bob Ross.



Şubat 12, 2017

Merhaba'dır

Merhaba. iyi ya da kötü bir an paylaşmak için açılan bir pencereden merhaba'dır. Kendimi ait olmadığımı hissettiğim zamanların çokluğundan kaçmış olarak buldum. Oysa yine kar yağmış tepelerin yükseklerine. Kendi adıma bu yıl yeterince kar görmüş olduğumu söylemeliyim. Bu kez uzaktan görülmesi kâfi olur mu? Olmaz.

Bir başka açıdan yaşamanın farklı bir yolu var. Burada yaşamak yok. Daha doğrusu.. var mı, yok mu?
Burada bir 'sen' var. Aslında 'sen' yok. Sadece seslenmek..
-Seni bu denli beklemek demek bu denli kaybetmek demek hayatı; veya aramak demek.
Senden sonra kalanım yok derken tüm duyu ve duyguları bir kenara itmiş olmalıyım.
Bu nedenle hayatın sorgulanacak bir yanı kalmamıştır.(?)
Aslına bakarsan sevgili izleyici, bu bir hayat yok demektir. Sevgili izleyici mi dedim? Hay Allah.

Şöyle bir pazar günü üstü edilecek laflar mı bunlar şimdi? Eylül'e söylemem dilimin ucunda şeyi hatırladım.
Uçak bileti aldım. Üç uçak bileti.. Şimdi tekrar dönüp bunu Eylül'e söyleyemem. Size bahsettim mi? Eylül, hiç gelmeyen bir mevsimdir. Bütün mevsimlerdir, bu nedenle hem hep beklenmeye hem de hep yaşanmaya oldukça elverişlidir. Bu nedenle hayatın her bir parçasıdır Eylül.
Şimdi bunları söylediğimi bilse eminim dudaklarına bir tebessüm konmuş olurdu. Onun için binlerce tebessümüm var. Hiçbirini benimle paylaşmasa da bunu bilmeyi seviyorum.


Şimdi ölmeme ne yardım eder? Bilmiyorum.
Hayatta kalmanı sağlamayan şey ölmeni de sağlamıyor..
İşte bu noktada s.çtım. Yok olmuyorum.

-İşte bu olmadan bayım.. Yaşamıyorum.





kimsesiz


Göreceklerine hazır olmak için göreceklerini görmemen gerek.
Görmemenden sonra görebilmelisin.
Seni hala saklı tutuyorum.
Ne kadar zaman olduğunun bir önemi yok demek.
Bunun bir manasızlığını bilmelisin.
O kadar beklemişken şimdi geriye hiçbir şeyin kalmaması neden?
Nedendir bu akşamüstüler,
Sensiz ölünen?
Kelimeler ne ifade eder?
Bu, kimsenin anlayacağı bir şey değil.
Bu nedenle kimseye anlatılmadı.
Kimse sen değil
Sen'den kimse kalmadı.

Bu kadar sessiz kalışın bir manası olmalıydı.
Olmasın.
Seni aramakla geçen zaman
Yaşama değer asıl zamandı.
Bu hiç bitmesin.
Bak işte! Sensiz bir ân yokmuş.
İki kelimenin belini bükmek için son nefesimi vermek gibi
Geçen bu zaman durmuş seni beklerken.
Sözü sana getirirken
Kelimeleri taşımak ne güçmüş.

Gözlerimi açtığımda yokluksa senden kalan
Bu cümleleri bir kenara bırakmanın vakti geldi.
Cümlem nasıl başlar bunu bırakmanın ardından
Biraz suskunluk gelsin'di.

Bunu bırak, çay gelsin.



Aralık 30, 2016

kaçış

Her şeyin bir parçası olan yalnız cümleler bunlar.
-Belki,
yine bilinmezliğini korumanın kaydı şartı.
Sen bilirsin.
Ah şu sen yok musun sen.
Yoksun. Her şey her şeyden yoksun.
Buradan sonra kelimelerin kısıldığı yer burası.
Kısmak, yemek için
yemeğin hazır hale gelmesi için
az sonra demlenmiş olması için
demlenmeye bırakılmış olacağı içindir.
Bak şimdi, böyle cürmümü ayan bırakacak cümleler dökülecek olsa
ayazda kalırım.
Aklıma gelişinin üşütmesi şimdilerde bundan
Önceleri farklı üşütürdü.
Nasıl üşütürdü biliyor musun?
Ben bile bilmiyorum
ya hatırlamıyorum ya da bu tamamen dramatik saçması
Akıl yaşta değil.. bir yafta yakıştırılmaz buna
yakıştırdım, yakıştırılmıyor..
Basmakalıpta kalmak, bir gjön oyunudur.
Aklıma düşmüşlüğünün düşkünlüğü
saate bakmamı engelliyor.
Aklanmam için bu dünyada zamanım kalmadı.
Gözlerim yarı kapalı olmak üzere.
Benim en azından yarı ölmem gerek
senlik bilincimin hatırasının oluşmayacağı bir an için
En çok da bu yüzden yenik düşmek istemiyorum uykuya.
Buna yenik düşmek denir
Yenik düşmek
seni düşlemek değil; senden, düşünden, düşümden küsmek.
Bu kelimelerin bir kısmını gözüm kapalı yazdım.
Seni gözüm kapalı sevdim, gibi.
Seni gözüm kapalı sevdim, için kapattım gözümü.
Bunun bir hikayesi oldu.
Sonu piç biten bir dizi bölümü olur bu.
Sen karanlıksın.
Seni gözüm kapalı sevdim.
Sonra bir adım kala bir anda yine, turuncuyu kaçırdım
yine sabah olunca.




Aralık 08, 2016

korku


Bugün günlerden nedir bilmiyorum. Sadece bir akşam üstüne doğru giden başka bir akşam üstü.

Senle aramızda bulunan bu kadar uzak, sen o kadar uzaktayken bu kadar uzak gelmiyordu.
Oysa şimdi baş ucumdasın. Elimi uzatmaya korktuğum bir uzaklık bu. Fark ettin mi?
Aklımı yokluğunla çelebilsem tekrar bu kadar inanamam belki şimdi baş ucumda oluşuna. Korkuyorum bundan. Senden bu kadar uzakta olmaktan korkuyorum.
Konusu sen olan her cümlemden korkuyorum. Tüm hücrelerim seninle konuşurken senin benimle konuşmandan korkuyorum.
İyiden iyiye aklı yitirmemek için biraz korkmak gerekti, ben de korktum.
Asıl bir gün, korkmamaktan korkuyorum.
Şimdi ellerimi açtım, yaklaşık iki yıl üç ay yirmi altı gün belki sekiz saat önce ellerime düşen ellerin yine ellerime düşsün istedim. Ellerin ellerime kavuşsun isterken aralığın penceresinden düşürdüğü son bahardan kalma bir yaprak gibi usul, soğuk bir ter döktüm şakağımdan. Rüzgar sustu ve an durdu. Bir kez sağ şakağımdan süzülürken bir haziran günü sonrası, tebessümünle elini şakağımla buluşturan bir haziran büyüsü daha olmasını diledim içimden. Gözlerinde gördüğümün büyüsünden korktum haziranın, bu aralık kışında.
Sana uzaklığımı ölçmek içi uydurduğum bu zaman o kadar uzak değil.
Hayallerine konu olan düz bir arazide dağların yükseklerinde mi, yoksa suyu ağır akar yorgun mu bilmem çayının kıyısında mı evin? Hatırlamıyorum. Yoksa biz bunu hiç konuşmadık mı? Bilmiyorum. Bilmemekten korkmuyorum. Senden bende olan en çok şeydir bilmemek. Bilmemek sana olan yakınlığımdır.

O kadar uzak olduğunu bilsem kim bilir nasıl korkardım sensizlikten. 




Kasım 01, 2016

Aynı karede sana konuşmak
mümkün mertebe dilsiz susmak.
Yazarak anlatmak isterken
yazım düştü
parmaklarım soğuk tuttu.
Konu sen iken,
savunmasız kalışımın miadı bu
kalem düştü.
Aşk mısın düşman mı?



Aralık 16, 2015

vehm

I.
Bir odanın bir ucunda
Bu ucu tutmuş, tutuşmuş oturuyordum
Aklıma karanlıklar dark olsa da
Vehminden sakındım kendimi.

II.
Bırakın bu şarkı bir daha çalsın
Kapıda kalmış bir ben olayım, bırakın..
Anahtarım içerde unutulmuş olsun.
Unutulmuş bir ben miyim sanki,
Unutulmuş bir ben miyim dimağında kilit bilmiyorum?
Yoksa hiç varlıktan eser bulamamış ben mi?
Ben miyim senin aklındaki; sen misin benim ardımdaki?
Adım adım peşimin belası sûret
Gölgem. 

Aralık 03, 2015

kırılma.

-Maziden uzaklaşma vakti geldi.
Vakit geldiğinde her zaman bir gonk! alarmı almazsınız

Şimdinin arafında daha güzel değil dünya(?)

Bir döşemeye kıvrılıp
Kırıklıkları arasından oluşan hava boşluğunda
Yine ben…
Ben yine maziyi soluyacağım biliyorum.
O kadar çok medet umdum ki pencereden
Rüzgara yüklenmiş sevgili dizelerinden umutla.
Sonra,
Belki
Cennet gökten değildir, yerdendir.


Ağustos 31, 2014

(I.)

bir
ukala karanlık!
bir gece mekanlısı..

II.
karanlığa başımı 
aydınlığa yasımı bıraktım.. 
göğsünün yokluğunda.
ve soluğunun
boşluğunda
ne ölümler verdim.
sen gecede ahım
gündüzde
gecem..

Ağustos 28, 2014

kendi çemberini biçtin satırlarca..
bu geldiğin nokta
kaderin tecellisi(!)
adının baş harfini bile seçememiş
bir kel kör kirpi tekerlemesi
kel kör kirpisisin sen. 



matruşka-II



matruşka ne içindi?
-çıktıkça insan çıkar içinden insanın.-küçülerek-



Ağustos 22, 2014

bir fikrim var;

daha iyi bir fikrim oldu sonra.. sustum; bir 'leyla' fikrine aklımı kaçırdıktan sonra.. belki unutulmuş bir leyla.

-sakın her şey olağan dışıymış gibi düşünmeme imkan tanımayın.. olağan ki:
yakınlık her ne kadar öyle görünüyor olsa da mesafeyle ilgili değildir.. bunu en iyi uzak yollardan gelenler bilir.

olağan ki:
insan belli bir yaşa kadar sadece kan bağını seçemediğini zanneder.. oysa bu seçemediğinin ilkidir yalnız.

Temmuz 20, 2014

beklemek üzeri

boş yazınlar dizisine bir başlangıç olmasın mı bu? (-olmayacak)
'boş' mevzubahis olunca zati varlığımız kâfi.. bir hüsran şokunun biraz sonrasından yazabiliyorum.. hemen sonrasında bir bütün olarak kalınmasının mümkün olması zira, mümkün olmadı.
yine bekliyorum.. bir yıl öncesinin, bir farklı, aynı zamanını tıpkısının aynısınca bekliyorum.

belirsizliğin daniskasında, belirsizliği bekliyorum.  

Mayıs 17, 2014


satır tutmaya özlemle
çizikleri tutamayan bir adam...
yüreğinden silikleri
kazıdıkça kanayan elleri..
ve sırtında yamalı yedek kurşun kalemle.



Nisan 15, 2014

solunumsuzluk


karanlığı takip eden sokak lambaları karanlık olmamalıydı ki.. karanlıkta aydınlığı takip edebilelim. şu an amacına bu kadar hizmet etmeyen başka bir şey düşünemiyorum.. bir de benden başka hiçbir şey..

sırtım üşümüş...



aklından geçmeye yeltenen bir ben var mı hala düşününde? -düşünmek solunumsuzluk etkisini beraberinde getirir mi? diye duraksadım... neyse ki değilmiş.

Özdemir Asaf sayfa boşluğuna karaladım..

yazmayı unutmuş bir kalemle
boğuşuyorum..
kalktım sana yordum;
sevmeyi unutmuş kalbim yanıyordu

sevgiyi unutmuş kalemdin.


.


Nisan 06, 2014

aylar geçti vesselam...
hayal kahvem, düşmüş satırdan..
zaman boşluk mu doğurmuş da
dizede yeri darmış..?

Şubat 28, 2014

sonsuz


-kalpte acısı dinmemiş hala belki; kabuk yara bağlamış kabuk üstüne..
herkes bilir kaldırılan kabuk kanar..
taş bağladım ucuna..
aman ne fecai!

uzun bir mesai de ister bu..

alın size bir kel alaka:
sekizin sonsuzluğu..
ve sizin doyumsuzluğunuz bayım
matematikte bi'hayli afaki..

Aralık 18, 2013

gözlerin ne hoş ki; şimdi aklım başıma geldi.
deniz gördüm..
yelkenler fora oynamalıyım.

asla terk olunmayacak saat dilimleri içerilir..
-zihinde doğum sancısı var sanırım düşünlerin
iki büklüm kalıyorum çok kez-
ayakların ve mesela... ne güzel ayakların var.

ardına anlamalı düşecek bir kelime dökebilirim diye düşünüyorum ismin..
sahi ismin neydi?

Aralık 15, 2013

günce

-bir şekilde sabah olmuş..
geceden kalma başımı yastıktan alabildiğimde saat henüz çok erken bir vakti gösteriyordu. o kadar erkendi ki gözlerim inanamadı… belki tam açılmadı da bu yüzden, emin değilim.. ve bundan ötürü olsa gerek saati hatırlayamıyorum.. yok yok çok erkendir o kesin.. 
bir zaman sonra kalkmayı da başaramadık demek değil tabi buraya kadar kısmı.. 
kalktık... sonra unuttuk her bir şeyi güya programına dair.. evet evet bir güya programım var.. adını uygulanma akıbetinden aldı zamanla.. 
tik tak tiktak tiktiktiktikk tak...
adına yakışır bir 'güya program' uyumuyla vakit su gibi akıp geçip gitme vaktine gelmiştir artık.. -bir hışımla apar topar atıştır sonra bir hışımla fırla dışarı.. tam çıktım derken -bir şey mi eksik? sanki bi'şey mi unuttum ki.. ?? yok bu sefer değil sanırım.. yola devam. 
en sevdiğim yere geldik.. -mesai sabahlarımın vazgeçilmez adresi, alt geçit konser alanı -bu sefer ki parçamız ne olsun beğenirsiniz bu yaklaşık yirmi saniyeye sığdırılan sürede.. 'aldırma gönül aldırmaa...' takılmış dilime..
yaklaşık yirmi saniye.. -biraz hızlı mı yürüyorum ne?- yalnızken hızlı yürünür çoğu zaman evet.. üsten geçen araçlar senfonisiyle konserimiz son bulurken merdivenleri bir bir tırmanırken geri dönüp son bir kez duygu dolu gözlerle o mükemmeliyetin karanlığına doğru bir bakış atmıyorum tabi ki… -yeterince saçma zaten her şey- 
hehh sonra dur da dur belediye otobüsü bekle.. -her şey bunun içindi-

Aralık 13, 2013

-uyu!

bu gece neden bu kadar suskunsun.. -derdimin derininde demi buldum sonunda-
dudakların kurumuş.. -cümlem yine su- vucudumun yüzde tam olarak bilmem kaçını aşmış, fikrimin yüzde bir çok kısmı suya çalmış.. ufak ufak göletlerde yüzmeye çalışan veletler var.. -bu hiç konumuz değil- 

konumuz, konumumuzun yokluğuna paralel olarak "yok"-bu kadar basit bir durumun anlaşılınmayacak hiçbir kısmı yok evet- söyleceğini ağza tıkıp geveleme aşaması burası.. kaçmak için vaktin yok değil -gelmek için vaktin olmamış olsa ne mutlu olurmuş sana (farkettin!)-
yutağımda, yutkunurken hissettiğim bir sızı var ki o da sudan.. sudan sebeplere sığınıp sözü uzatıyorum ya gidecek yerim yok!

bir ürperişe tabir telaşında bir kelam aradım durdum.. yorulmuşum. -uyu!-

Aralık 11, 2013

kelimeler

kostümler geçirdim bir bir akabine harflerin.. yalanlar yakışırdı belki alınları ortasına(?) -vaz geçtim..
senden bir parça kalmasın kafi..
kelimeler seçtim… kelimeler seviştirdim kaçmak için.. ardın sıra yakarışa yakalandı bir kısmı.. kimine uçurumlar biçti kader..
bir 'c' mesela gördüm ki; uçurum kenarında bir 'm' ile bakışık kalakalmış…
nasıl bir bakıştır Allahım son bakış mı?
c üzerinden bir yaş süzülürken m bakakalmış.
damla düştü! ardından c… ardından m...
m mi? -kâh yaşı kâh c yi yakalama telaşında m.. düşüştüler ve bütün kelimeler yıkıldı. bütün harfler üşüştü bir uçurum bulup buluşturup…
düşüşlerle ölümler yakıştırdılar takıp takıştırıp..  ne vahşete mevzu oldu bu!
bir z dahi kalmadı zira. ses kalmadı..

başka bir gün -uçurumsuz bir başka gün- n'ler toplanmıştır belki de kim bilir(?)

Ekim 11, 2013

kafamda kurşunlar milyonluk bir ihtimalle çarpışır..
vurulur kurtuluş fikri..

kaçışın dimağımız işgali son buldu
nasıl da giyinip kuşanmış haspam!
yapay göle durdu..