izlediğim gördüğüm
duyduğum her şey kalbime dokunuyor doğrusu… tamam bu geceden de bir şey
istemiyorum… yalnız yarın sabah günaydınlaşsak yine. sadece birer kelimelik.
ne yaptın bütün
gün…? merak zihne kurulu saat gibi… her dakika bir alarm! tik-tak tik-tak…
donk! merak…. işte böyle..
ve eylül... hüzün. üstünden geçse de zaman, adı böyle kalacak bir başka anlam.. kalbim dahil her şeyi tutuyorum... bir kelimeyi yutkunurmuş gibi dilden dökülmeden....
bir 'sen'e tutunadurmak geçmek bilmiyor üzerimden.... belki birkaç yüz kez tekrar ededuran 'gözlerinden güneş çaldım' parçasıyla kim bilir ne tınılardan mahrum kalıyorumdur?
cümlelerdeki bir ben merkezlilik dikkat çekerdir belki.. yanlış! bendeki 'sen' merkezliliktir bu.
'can kırıkları'nın anlam kazandığı zamandır eylül..
'can kırıkları'nın anlam kazandığı zamandır eylül..
ve düşündükçe, eylül...; hiç bir hayata dair devam çabasının içinde değilim gibi... [hayata dair'den kasıt gelecek'tir.] olur da yolum düşerse, yalnız ufak bir çakıl taşı alıp denize sallıyorum gibi mesela; ardına bakmadan... gezindiğim kıyılar gelecek kaygısından uzak. ne yapıyorum bilmiyorum.. yarınım yok!(aşırı depresife bir paratez açıp aşırı depresif durumu gözler önüne seriyorum burada.) bu güçlü bir mecaz ve bir o kadar gerçek; yarına ait bir düşünce yok... amaç yok! kaç gibi uyanırım bilmiyorum... sabahın körü de olabilir, öğlenin sıcağa çalan bir saati de uyandığım... 'sen'e uyanışım olması gibi bir kesinlik var... oradan dahi göründü değil mi? ben nasıl 'sen' olmuş....
gözlerimden geçen karelere inanamazsın!... kimse böyle olacağını bilemezdi... birlikte paylaşılan anlar dersiz topsuz, fütursuz bir bir canlandı... alelade bir deyiş sanırdım 'gözde canlanma'yı ifade olarak...
kelimeleri yaşıyorum... yalnız noktalar anlamsız... yok aslında genelde ve imlada anlamlı da burda sanki değil; hangi nokta cümlenin sonu, hangisi cümlenin bir öncesi kaçırdım bazen... bende şöyle anlam bulmuş olsun: nasıl hangi anın son olacağını bilemezsek ölüme dek (belki ölümden sonrasının da hangi aşamsının son olacağnı vs.?) hangi noktanın son bulduracağını bilemeyiz.. bilememeliyiz. alelade bir noktanın sonlandıracağından emin olunmamalı cümleyi ya da bir kelimeyi yalnız.... nokta neden virgül değildir ki? neden olmasın ki ayrıca?
kelimeleri yaşıyorum... yalnız noktalar anlamsız... yok aslında genelde ve imlada anlamlı da burda sanki değil; hangi nokta cümlenin sonu, hangisi cümlenin bir öncesi kaçırdım bazen... bende şöyle anlam bulmuş olsun: nasıl hangi anın son olacağını bilemezsek ölüme dek (belki ölümden sonrasının da hangi aşamsının son olacağnı vs.?) hangi noktanın son bulduracağını bilemeyiz.. bilememeliyiz. alelade bir noktanın sonlandıracağından emin olunmamalı cümleyi ya da bir kelimeyi yalnız.... nokta neden virgül değildir ki? neden olmasın ki ayrıca?
tamam tamam susuyorm.. sıçtın, eylül. .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder