Dudağıma yapıştı kaldı bir ıslık(Belki biraz hüznü çağrıştırır.. Gerçi bu çağrışımın sebebi de tizliktir kuvvetle ihtimal)… Dakikalar alabilir bu…
Kendimi toparlamam
gerekeli çok oldu biliyorum. Ne kadar dağınık kalmışlıktayım böyle… Kafam bir
oradan bir buradan çaladurmakta…. Gel bir de buradan çal..! Yok yok bir standardı
yakalamak gerek.
- İyi misin?
- Evet tabi…
- Yaşıyosun yani..
- Yaşıyo muyum?
Bilmiyorum... Bir saksı düşün odanın ortasında… Ve içine kapatılmış toprak...
- ….
- Yaşıyorum evet..
Güneş doğuyo… Güneş batıyo... Sonra tekrar güneş doğuyo… Batıyo yine... Tekrar ve
tekrar bi döngü seyrediyo böyle. Bazen yağmur yağıyo… Yağmur iyidir… Severim
yağmuru… Güneş doğuyo sonra… Güneş batıyo…. Sonra tekrar batıyo güneş. Bazen güneş
batınca yağmur yağıyo… O zaman da severim yağmuru… Sonra tekrar güneş doğuyo… İyim ben yani... Olur da bi ot yeşerirse biri gelir yapraklarımı da siler
belki... Sonra bir arı bir çiçekten kopmuş polenin bana yolculuğuna vesile olur
da belki çiçek büyürüm… Ya da Feridun Düzağaç'ı saran sarmaşık olurum kim
bilir…. Sahi hayat neden şekil yapıyor..!
31.07.2013; 19:37
Sıcağından kora
düşmüş ellerimiz birleşince,
Usul ve kendini
bulmuş…
Rüzgara kapılmış bir
sonbahar yaprağı
Süzülür yanağından
teninin kıvrımlarına...
Tenin sıcağı üstüne
kırağı düşmüş de ondan.
Zaman nasıl da
soğukmuş...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder