Sükunetten ziyade
suskunluk var… gökyüzü bu gül yüz berraklığından yoksun aslında(paksa gök gül
yüzlüdür)…. Bulutlar dikmiş gözerini bana biliyorum… adım atsam yağmur
tohumları yeşerecek…. Sakındım kendimi bilhassa….
Hani bir adam vardı;
her şeyin yokluğunda… kimsesiz bir kimse…. Satırlar geçirdi içinden; 'Hiçbir
şeyim yok anlıyor musun?… evimden başka hiçbir şeyim yok…. Her şeyim sensin… bu
yüzden çok hassas yerin…."
Gözlerini yarı
açabildiğinde penceresinden yağmur çalıyordu usul usul…. Kulağındaki tınısı
kimsesi olduğundan yarı açıktı gözleri… büyü bozulmamalıydı. Tekrar ne zaman
uykuya daldı da kolunun kopasıca uyuşukluğuna uyandı. Gözlerini açmamaya
değecek bir şey kalmadığından kısa bir tereddütle döndü dünyaya(açmaya değecek
de ne vardı ki?)… her sabahki bir sabah….
Belini hafif
doğrultup başını kaldırdı, sanki birilerinin dikkatini çekmekten çekinir gibi
sakin… sanki birileri varmış da onlara
duyulmamalıymış gibi…. Bir tebessüm için kıvrandı durdu da nihayetinde buldu….;
"adam;
-ey dilberi rana! ey
tesadüf-ü müstesna! o mahrem suratınızı görünce size lahza-i kalpten
sarsıldım... niyetim acizane-i taciz etmek değildir.. bilakis efkar-i umumiyede
ufak bir aile bacası tüttürmektir.. sözlerim sizi temin ve tatmin edecekse
şayet zevc-i izdivacınıza talibim!..
kadın;
-o mahrem suratınıza
bir sille-i osmaniye nakşedersem sekte-i kalpten terk-i hayat edersiniz..
"
…. Bin tonluk çenesi
gülüşlere umut vererek aralandı… yanaklarında dudağının kıvrımları belirdi….
Evet evet gülmek de böyle... böyle bir şey olsa gerekti…. Sabah oldu....
Her şey bi'yana at
iyidir be! At attır yani… iyidir iyi….
29.07.2013; 12:12
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder