Temmuz 30, 2013

fraktal?




 Nereden yol bulduğumu dahi hatırlamadığım tamamen tesadüfi bir düşüşten kaosa açılan kapının ardıdır bu.. Daha bi göz ününde bulundurmak düşüncesiyle aktarmak istedim… (bu süreçte birilerinin tesadüfü olabileceğimi de göz ardı etmiyorum tabi...)

 Birkaç yıl(!) arayla da olsa (Fraktaller(fractals) ve Kaos) yazarıyla yaklaşık şekilde karşılaştığım bir kelime 'fractal'… yalnız bir farkla; ne olduğunu bilmemekle birlikte bildiğim her hangi bir şeye de denilmiş bir şey değil gibi… bilmediğim bir şeyler çokmuş….
Bundan sonraki kısımlar bahsettiğim göz önünde bulundurma(hatırlatma) amacı gereği alıntı kesitlerinden oluşacak.. Yazarının gösterdiği bir çok kaynağa karşın benim tek kaynağım yazarının ta kendisi olacak(ilgilisi ordan gerekli bağlantıları kurabilir)…. Teşekkürler xxanadu(*)....

"Fraktal bilim adamlarınca gökyüzünde gördüğümüz, toprakta hissettiğimiz ve bedenlerimizin damarlarında ve sinirlerinde bulduğumuz kaos örüntülerine verilen addır."
….
"Doğal bir fraktalin klasik örneği bir sahil şeritidir. Mandelbrot fraktal fikriyle zarif bir şekilde basit, ama aynı zamanda şeytani bir şekilde karmaşık bir sorunun sorulduğu bir yazı vesilesi ile tanışmıştır: Büyük Britanya'’ın sahil şeridinin uzunluğu ne kadardır? Onun yanıtı kasosun görünüşüne harukulade garip bir anlık bakışlar vermişti."
….
"Hem doğanın, hem de insan şuurunun biçimlerinde var olması mümkün olan çok geniş bir fraktal kendiliğinden benzerlik dağılımı bulunmaktadır. Bazı fraktal biçimlerde –özel-likle bilgisayar ekranlarında matematiksel formüllerle üretilenlerde- kendiliğinden benzerlik bir dereceye kadar mekaniktir. Diğer fraktallerde-doğadaki ve sanattaki- kendi kendine benzerlik, bu tanıma baş kaldırırcasına farklı olan şeylerle bir arada bulunur."


30.07.2013; 03:51 


Bu Salvador Dali resmini fraktalın hologram ile benzerliğinden bahsedilmesi üzerine uygun gördüm... Alıntılarsak Hologram Teorisi şöyle ifade edilmiş:"Hologramın tek şaşırtıcı özelliği üç boyutlu oluşu değildir. Üzerine bir elma imgesi kaydedilmiş bir holografik film parçasını ikiye böler ve ve sonra parçaları lazerle aydınlatacak olursak, her iki yarının da elma imgesinin bütününü kapsamakta olduğunu görürüz! Bu yarım filmleri tekrar tekrar bölerek yine aynı işlemi yineleyecek olursak, bütün elma imgesinin en küçük parçanın üzerinde bile (parçalar ufaldıkça imgeler biraz flulaşmakla birlikte) yer aldığını görerek yeniden şaşırabiliriz. Normal fotoğrafların tersine, holografik bir film parçasının en ufak parçası, bütün üzerinde kaydedilmiş tüm bilgileri kapsamaktadır.”

.....

"Matematik paradoksun bir kısmını sergiler, psikoloji ise diğer tarafını. Şu an yaşam ne kadar kaotik ve rasgele görünürse görünsün, biz aynı zamanda onun temelini oluşturan bir düzen içerdiğini hissederiz. Yaratıcı uğraşlarla meşgul olan kişiler yeni biçimler yaratmak için çekirdekler ve yollar olarak şansı kullanırlar. Kazara dökülen tuhaf bir boya, bir konuşmanın kulak misafiri olunan bölümü, bir yol işaretinin görünüşü vb. olabilir. Şans olayları yaşamlarımızdaki daha derin bazı örüntülere dair ip uçları verebilir. Psikolog Carl Jung görünüşe göre bağlantısız, ama oldukça anlamlı raslantılara “eşzamanlılık” adını vermiş ve bu gizli örüntüleri okumaya istekli olmamız gerektiğini ileri sürmüştür."

Görünüşe göre bizim tesadüf olarak nitelendirdiğimizi bilim insanları 'eşzamanlılık' olarak görmüş... Tesadüf? Belki de tesadüf diye bir şey de yok.... Evrenin bir matematik sistemi içinde kurulu ağ sarmallarıyla planını yürüttüğü düşüncesi ise akıllara zarar noktalara götürür mü aklı bilemiyorum...

“Bugün geriye dönüp baktığımızda, Doğa'nın sembolik dili olarak gördüğümüz sayıların etkisini, o asla bozulmayan analojiyi görür ve sorarız: Dünya neden böyle ve Doğa'nın işleyişini çözmemizi ve öngörmemizi sağlayan matematiğin şu ilginç dili neyin nesi? Kısacası, onu biz mi icat ettik yoksa keşfettiğimiz bir şeyin parçasımıydı? Eğer onu keşfettiysek, bu onun bizden bağımsız olarak varolduğu anlamına mı geliyor? Eğer böyleyse nerede varoluyor? Kesinlikle içinde yaşadığımız zaman ve mekanda değil, çünkü onlar aynı matematik tarafından tanımlanabiliyor. Ama eğer başka bir alanda varoluyorsa, biz diğer matematiksel biçimler dünyasıyla nasıl oluyorda temas kuruyoruz?”*(Gökteki Pi, Saymak, Düşünmek ve Olmak, John D. Barrow, Beyaz Yayınları.)

 30.07.2013; 11:33

Hiç yorum yok: